Yazılarım
ŞİFA VEREN – ŞİFAYA KANAL OLAN – ŞİFALANAN DENGESİ
Şifaya kanal olmak adanmışlık demektir. Her ne kadar şifa; Şifayı veren –şifaya kanal olan – şifalanan üçlemesi ile gerçekleşse de şifaya kanal olan kişinin ciddi mesaisini gerektirir.
Seans süresinin ötesinde şifaya kanal olan, kendi enerji alanını temiz ve dengede tutmak için çalışır. Bu çalışmalar belli mesai saatleri olmayan bir yaşam biçimine dönüşür. Çünkü kendini şifalandırmaktan çok daha fazla bir başkasına şifa için kanal olmak, sorumluluk demektir.
Her ne kadar birlik bilinci ile şifaya kanal olduğumuz durum ve kişi ile bütüne hizmet etmiş olsak da, bir başka enerji alanının ve tekamülün sorumluluğunu hisseder, sınırı aşmamaya çalışırız.
Buna rağmen, şifaya kanal olan kişi hastalanmaz, sinirlenmez, üzülmez vs. anlayışı ütopik ve bir hayli acımasızdır.
Özellikle üzülmek kalp çakrasının genişliği ve hassasiyeti nedeniyle şifaya kanal olan kişide çok daha şiddetli ve can yakıcı olabilir. Bu durumlarda tek avantaj – eğer isterse ve hazırsa – bunları daha yumuşak bir geçişle atlatacak teknik ve enerjisel deneyime sahiptir.
Şifaya kanal olanlar hem herkesle bir bütün, hem de yalnızdır. Şifanın doğası budur. Eğer dikkat ederseniz, şifaya adanmış birçok şifa kanalında hem sıcacık bir samimiyet, hem de çok mesafeli bir yapı görürsünüz. Çünkü sıcacık ve sevgiye kanal olan bir yapının zaman zaman beslenmek için tek başınalığa özündeki kaynakla baş başa kalmaya herkesten çok daha fazla ihtiyacı vardır.
SEANSLARDA YAPILAN FALCILIK MI?
Şifa seansları sırasında şifa kanalının sizinle ilgili bazı durumları tespit etmesi veya şifalanması gereken sorunlu bölge ile ilgili yaptığı isabetli tespitlerin falcılık ya da doğuştan gelen bir takım yeteneklerle alakası yoktur.
Şifa kanalı ve şifayı alan kişi, şifa sırasında zihnimizin uyanık olduğu beta frekansında değildir.
Bu nedenle şifa seansında yavaş uykulu bir hal oluşur.
Genellikle şifa kanalı ve şifayı alan alfa bazen de teta frekansındadır.
Bu frekansta bilinçaltı karşılıklı sohbete geçer.
Bu alışveriş sizin ruhsal olarak izin verdiğiniz oranda gerçekleşir.
Bazen sizin bilinçli zihninizle hatırlamadığınız ya da hatırlamakta zorlandığınız konuyu şifa kanalı gün yüzüne çıkarmak için size kanallık eder.
Farkındalık şifa sürecini başlatır.
OLMAZSA OLMAZ DEDİKLERİMİZ
Olmazsa olmaz dediğiniz her şeyin bir listesini yapın.
Sonra “Olmazsa ne olur ?” diye sorun kendinize her biri için.
Ve dürüstçe cevaplayın.
Bu soruyu sorduğunuzda direnç gösterdiğiniz enerji içinizden akıp geçecek.
(gerilimin azaldığını bedeninizin ve zihninizin gevşediğini fark edeceksiniz)
Kabule geçmek sizinle uyumlu enerjiyi size eklerken uyumsuz olanın içinizden geçip gitmesine izin verir.
HASTALIKLAR MİSAFİRDİR
Hastalıklara bir süreliğine gelmiş misafir gibi davranın, onları siz davet ettiniz, deneyimlediniz ve göndermek sizin elinizde.
Danışanlarımın büyük çoğunluğu hastalıklardan bahsederken “BENİM” vurgusu yapıyor. Şekerim, tansiyonum, fıtığım, allerjim vs. vs.
Benim dediğiniz benimseyip ev sahibi yaptığınız hastalık (enerji dengesizliği) yerleşiyor ve gitmek istemiyor.
Şimdi düşünün, biri sizi bu kadar sahiplense ve tüm konforunuzu sağlasa siz onu terkeder miydiniz ?
Siz tam ve mükemmelsiniz. Bunu tekrar tekrar hatırlamanız için zaman zaman yoksunluk yaşayabilirsiniz sadece farkına varın ve hatırlayın.
ZİHNİNİ SUSTURAMAYANLARDAN MISINIZ?
Zihin terbiye edilmesi gereken şımarık bir çocuk gibidir.
Ardından giderek ona sadece sınırları zorlamak için cesaret verirsiniz.
Dikkatinizi çekmek ve sadece onu dinlemeniz için yapamayacağı şey yoktur.
düşünmekten yorgun düşüyorum….
düşünmekten okuduğumu anlamıyorum….
düşünmekten uyuyamıyorum…
düşününce bütün iyimserliğim gidiyor….
düşününce olmayacak diyorum…
vb. daha nicelerini duyuyorum danışanlarımdan
Zihnimizin eğitilmesi gerekir,
Nerde nasıl davranması gerektiğini bilmesi gerekir ,
Patronun siz olduğunu hissetmesi gerekir,
Bunun için sizin öncelikle sadece zihinden ibaret bir varlık olmadığınızı kabul etmeniz gerekir.
BÜYÜ-DE SENSİN BÜYÜCÜ-DE
Danışanlarımın bir çoğu gözümün içine bakıp, bende büyü nazar ahh vs var mı? diye sorar. Bu tarz konulara girip varlığı hakkında yorum yapmayacağım. Her neye inanıyorsanız vardır.
Ancak, her şeyden önemlisi insanın en yakın dostu ve düşmanı kendisidir bunu unutmamak gerek. Kendinize yakından, uzaktan her tür açıdan bakın. Genellikle yaptığımız hata aynaya baktığımızda olmak istediğimizi görmek, oysa gerçekte var olan başka. Bunu bize evrendeki aynalarımız gösteriyor, en net görüntü orda. Israrla görmek istemeyene ise kimse yardım edemez.
Ağzınızdan ne çıkıyor?
Kendinize ve başkalarına nasıl davranıyorsunuz?
Ne dinliyor ne okuyor ne izliyorsunuz?
Kısacası odağınız ne?
Şimdi ve şimdiye kadar enerjinizle neye odaklandınız neyi beslediniz?
Yazdıklarımız, yaptıklarımız, yargıladıklarımız, sakladıklarımız, seçtiklerimiz enerji alışverişine devam ediyor. Evrende hiçbir şey yok olmuyor.
Kendimize dürüst olma cesaretini gösterip öze yolculuk edelim.
YARDIM MI MÜDAHALE Mİ
Seans sonrası bazı danışanlarım eşlerini, anne babalarını, kardeş ya da arkadaşlarını ısrarla çekiştirerek bana getirmeye çalışır. Kendini değiştirip dönüştürmektense aynadaki görüntülerle vakit kaybederler tüm açıklamalarıma rağmen üzülür incinir hayal kırıklığı yaşarlar.
Birine yardım etmekle, işine karışmak (müdahale emek) arasında fark vardır. Ama ben onun iyiliğini istiyorum demek bizi masum kılmıyor.
Yardım kibarca sınırlara saygı duyarak belki kabul etmesi için uygun zamanı bekleyerek yapılan teklifin karşımızdaki tarafından kabul edilmesi ile gerçekleşir.
Ya da kişi sizden yardım talep eder.
Yardım ettiğimizi sanıp çoğu kez müdahale ediyoruz. Biri için en iyi olanı kişinin kendisi belirler. Kim birini kendisinden daha çok sevebilir ki !
Yardımımızı ve uyarımızı kabul etmeyen göz göre göre hata yapmasına müsade edeceğimiz kişinin o hatadan nasıl kârlarla çıkacağını bilemeyiz.
Sevdiğimiz değer verdiğimiz insanların yanında yakınında bulunmak destek olmak insan olmanın gereği.
Ancak onların enerji alanlarına girmek yardım maskesiyle müdahale etmek onun yaşayacağı hayatı elinden almak demektir. Seçimlere saygı duymalı, deneyimlere izin vermeliyiz.